Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD ile 1991 yılında imzalanmış START antlaşmasını askıya alan yasaya onay vermesi nükleer tehlikeyi gündeme getirdi. Haber7’ye konuşan uzmanlar, bölgedeki dengelerin değişebileceği vurgusunda bulundu.
Rusya, Soğuk Savaş sonrası ABD ile imzaladığı START antlaşmasından caydı. Devlet Başkanı Vladimir Putin, iki ülke arasında nükleer balistik füze kabiliyetlerini dizginlemeyi amaçlayan antlaşmayı rafa kaldıracak yasayı imzaladı.
Böylece Rusya’nın nükleer alandaki hamleleri, son 30 yıldakinin aksine dışarıya kapalı olacak. Yani Moskova’nın rızası olmaksızın dışarıdan denetim yapılamayacak.
Uzmanlar, Putin’in hamlesini politik düzlemde değerlendirirken, bu gelişmenin Ukrayna-Rusya savaşının birinci yıl dönümünde yaşanmış olmasına vurguda bulundu. Stratejistlerin ortak çekincesi ise, Ukrayna topraklarındaki işgalin diğer ülkelere sıçrayıp sıçramayacağı.
Uluslararası arenada gündeme manşetleri süsleyen konuya dair Haber 7’ye değerlendirmede bulunan isimler arasında Savunma Strateji ve Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda, Prof. Dr. Ata Atun ve Doç. Dr. Talha Köse vardı. İşte; Alabarda, Atun ve Köse’nin açıklamaları:
ALABARDA: “BU BİR BAŞLANGIÇ”
Rusya’daki son gelişmeye dair Haber 7’ye açıklamada bulunan Savunma Strateji ve Güvenlik Uzmanı Yusuf Alabarda, Moskova’nın elindeki nükleer gücü daha da geliştirebileceğini belirtti:
Alabarda, “Tabi bu anlaşma yürürlükten kalkarsa, Rusya elindeki silah hinterlandını kullanıma hazır hale getirme, geliştirme ve savaşın son bölümlerinde kullanılmasına dair bir sinyal veriyor. Anlaşmadan ötürü yıl içerisinde yanılmıyorsam üretim sahaları 18 defa kontrolden geçiyordu. ‘Kuralları uyguluyor mu, uygulamıyor mu?’ diye… İlk tesirini burada gösterecektir. Rusya kendi ülkesi içerisinde nükleer silah kontrolünü yapacak heyeti kabul etmeyecektir. Bu bir başlangıç…” dedi.
SAVAŞ FARKLI NOKTALARA SIÇRAYABİLİR
ABD’nin Rusya’yı Ukrayna’daki işgal sahasında rahatsız ettiğini belirten Güvenlik Uzmanı Alabarda, savaşın farklı noktalara sıçrayabileceği değerlendirmesinde bulundu:
Alabarda: “Belki Doğu Avrupa özelinde bir çatışma başlayabilir fakat bu devam eden süreçte küresel ölçekte bir savaşa dönüşebilir. Saraybosna’da Arşidük Ferdinand’ın vurulduğu yeri ve Japonların Pearl Harbor’daki saldırıya geçtiği kademeyi bizzat yerinde gördüm. Bunlar ortaya çıktığında, özellikle Bosna’da bir veliahtın vurulması, bütün dünyanın birbirine savaş açmasına neden olmuştu. Bunu o dönem için kimse beklemezdi ama oldu… Bunun gibi, bu gelişmenin de nerede duracağını kestirmek güç ancak tetikleyici olabilir diye düşünüyorum” diyerek açıklamasını noktaladı.
RUSYA’DAN BATIYA MESAJ
Uluslararası İlişkiler alanında çalışmaları bulunan Prof. Dr. Ata Atun, Rusya’nın START antlaşmasından çekilmesini, Batı’ya verilmiş bir mesaj olarak yorumladı:
“Bana göre Rusya burada Batı’ya mesaj veriyor. Diyor ki, ‘Bana çok fazla dokunmayın, çok fazla Ukrayna’ya arka çıkmayın, bu denetlemeden zaten çıkıyorum, nükleer silahları gerekirse kullanırım.’ Tabi bu blöf de olabilir. Ancak bu konuda her sözü ciddiye almak gerekir. Bence Rusya tarafından ABD’ye ve Avrupa Birliği’ne verilmiş bir ‘Bu kadar ileri giderseniz canınızı yakarım’ uyarısı var.”
“İSVEÇ VE FİNLANDİYA DİKEN ÜSTÜNDE”
İskandinavya’da ülkelerinden İsveç ve Finlandiya’nın tehdit altında olduğunu aktaran Prof. Dr. Atun, “İsveç ve Finlandiya’nın diken üstünde olduklarını söyleyebiliriz. Çok sıkıntı içerisindeler. Gerçekten korkuyorlar… Çünkü Baltık bölgesine bakarsanız Finlandiya ve Rusya’nın uzun sınır şeridine sahip olduklarını görebilirsiniz. Doğal olarak bundan ürküyorlar. Norveç çok erkenden NATO’ya girerek diğer İskandinav ülkelerinden kopmuştu. Tabii bu iki ülkenin ‘Tarafsız kalacağız’ mesajı vardı ama gelinen noktada ‘tarafsızlığın’ pek makul olmadığını söylemek mümkün” diye konuştu.
“AŞAMALI ANTLAŞMAYDI”
SETA’dan Doçent Doktor Talha Köse, START antlaşmasının detaylarından bahsederken ‘tehdit algısını’ düzene sokma açısından işe yaradığını kaydetti:
“Soğuk Savaş sonrasında yeni bir düzen oluşturma çabaları vardı. O süreçte iki devlet arasında herhangi bir barış anlaşması imzalanmadı ancak bu tarz girişimlerle yeni bir düzenin sınırlarının çizilmesi üzerine çalışmalar yapılıyordu. Start antlaşması da süreç içerisindeki en önemli gelişmelerden birisiydi. Nükleer silah bağlamında büyük güçler arasında dengeyi kontrol edip bu tehdit algısını düzene sokma açısından işe yarıyordu. Tabii ki anlaşma işler hale gelmiş olsaydı diğer kitle imha silahlarına yönelik adımlar atılması söz konusu olabilirdi. Bu aşamalı bir antlaşmaydı…”
Doç. Dr. Köse, “Lakin Putin’in bunu gündeme getirmesi, Batı ve ABD ile oluşabilecek yeni dengenin kendileri tarafından kabul edilmediği ve bunun gerekçesi olarak da Ukrayna-Rusya savaşının kapsam değiştirip, Rusya-Batı savaşına dönüşü diye değerlendiriliyor. Son yapılan yardımlar, Avrupa Birliği’nin atmış olduğu adımlar, Ukrayna’ya yönelik yeni tank ve silah aktarımı söz konusu olduğunda bu hamle sembolik açıdan önemliydi. Joe Biden da Kiev’e giderek Ukrayna’nın yanında olduğunu net bir şekilde göstermişti. Rusya’da da zaman içerisinde ‘Bu savaş bizimle Batı arasındaki bir savaş’ bilinci oturmaya başladı” ifadelerini kullandı.
Haber7