Vatandaş dayanılmaz hale gelen elektrik fiyatlarından kan ağlıyor.Kirasını ödeyemeyen insanlar şimdi kiradan daha yüksek gelen elektrik faturalarını ödeyemiyor.
İktidarların görevi, vatandaşın refah huzur ve güvenlik içinde yaşamalarını temin etmektir. Huzurun, güvenliğin, adaletin olmadığı yerde siyaset giderek anlamsız ve gereksiz hale gelir.
Bu gibi durumlarda rasyonel hareket eden idarecilerin yapacağı ilk iş, vatandaşın feryadına kulak vermek, yükünü hafifletecek çare ve tedbirler bulmaktır. Ne yazık ki, bu yönde bir adım atılmadığı gibi, atılacağı yönünde bir umut da yok. Daha kötüsü vatandaşın feryadının hakaretlerle, aşağılamalarla karşılanmasıdır.
Önceki gün bir TV programında yandaş bir gazeteci,” vatandaşa fasulye dağıtalım, hemdi gazını kendi üretsin “dedi. Bu kadar nobranlık, bu kadar duygusuzluk olur mu? Oluyor işte, partizanlık vicdanınızı esir almışsa dünya yıkılsa umurunuza gelmez. Bunların da gelmiyor, çünkü her biri gönüllü kulluğunun karşılığını bir kaç maaşla alıyor. Gerçekte bir çoğu bölücü, liberal,İslamcı veya başka bir görüşe mensup, ortak yanları ise “Erdoğan’ı öv, istersen Türkiye’ye söv” Düne kadar” devlet katil değil, seri katil” diyenlerin AKP hükümetinin arkasında mevzilenmesinin arkasında bu çıkar çarkı var.
İnsanlar bir partiyi tutabilir, bir lidere sempati duyabilirler, bunda yadırganacak bir şey yok. Ama bu ülkenin batması, ekonominin iflası, demokrasi yerine otoriterizmin ikamesi pahasına olamaz. Hiç bir parti, hiç bir siyasetçi milletin kendisinden, onu yaşatan devletinden, ona alem olan bayrağından, onu millet yapan dilinden daha önemli olamaz.
CHP’li Aykut Erdoğdu kaç gündür kulakları patlatırcasına bağırıyor: Azerbaycan ile imzalanan Doğalgaz anlaşmasına göre Türkiye’ye verilen Doğalgaz’ın fiyatı 70 dolardan aşağı 120 dolardan yüksek olamaz. Ancak 2009 yılında AKP bu anlaşmayı değiştirerek en yüksek 120 dolara alacağı gazı, 300-400 dolara alıyor. Türkiye’nin zararı 1.4 milyar dolar. Üstelik bu rakamlar Sayıştay’ın tespiti. Erdoğdu soruyor; 120 dolara alacağınız gazı niçin 300-400 dolara aldınız? 1.4 milyar dolar nereye gitti?
Erdoğdu, bu farktan yola çıkarak başka iddialarda da bulunuyor, bazı ailelere işaret ederek bunların bu işin içinde ne işi var diye soruyor? Cevap var mı? yok! Şimdi soruyoruz ya, doğalgaz niye bu kadar pahalandı, işte bundan pahalandı. Birileri ceplerini doldururken, halk her geçen gün biraz daha fakirleştirildi. Kriz dediğimiz biraz da budur, ülkenin soyularak, milli varlıklarımızın bazılarının ceplerine akıtılmasıdır. Sorumlu, kul hakkını düşünen bir iktidar bu iddialar karşısında ne yapar? Derhal soruşturma açar,bu paranın kimin servetine servet kattığını araştırır. İlgilileri yargı önüne çıkarır. Hani faiz söz konusu olunca nas var diyorlar ya, yolsuzluk, kul hakkı, rüşvet, millete ihanet hakkında nas yok mu?
Yolsuzluk bir güvenlik ve beka meselesidir.Bugün millet ağlıyor, kaloriferini yakamıyor, arabasını çalıştıramıyor, filesini dolduramıyor, faturalarını ödeyemiyorsa o ülkede tehlike çanları çalıyor demektir. İktidar yıllarca halkı değil, yandaş müteahhitleri düşündü. Hastane, yol, köprü, hava alanı gibi garantili ihalelerinin tamamını döviz üzerinden yaptı. TL yerine Euro veya Doları tercih etti. İhaleleri Türk yargısından kaçırmak için Londra Tahkimini hakem yaptı. Oysa İstanbul tahkimi de var.
İşin özü şudur: bu milleti elektrik değil, yolsuzluk ve rüşvet çarptı. Şimdi hep beraber sıkıntısını yaşıyoruz. Böyle gider, kafalarımızı ve tercihlerimizi değiştirmezsek kim bilir daha ne kadar daha aynı şartlarda yaşamaya devam ederiz.